27 Ocak 2011 Perşembe

26 Ocak 2011 Çarşamba

Vahset Tanrisi

Insan aski ve evliligi hayalleriyle ve yetenegiyle yaratir, karakteriyle mahveder.

20 Ocak 2011 Perşembe

Prensesin uykusu

En sevdigim:
bir masalin yokmusuyum ben hic ben olmus muyum
hala eski duygusuyum prensesin uykusuyum.

Uzun zamandir bu film hakkinda yazmak istiyordum. bu geceyeymis demekki. Prensesin uykusu sarkisinin sahibi Redd en cok sevdigim iki gruptan biridir. Hayat fonumda Redd ve Ezginin Gunlugu calar surekli. Bikmadan usanmadan surekli olarak dinlerim. Cok net hatirliyorum bir ara uc hafta boyunca sadece bu sarkiyi dinlemistim. Her dinleyisimde ilk kez dinliyor gibi hissediyorum. Neyse gelelim filme, Cagan Irmagin Prensesin Uykusu sarkisindan esinlenip bir film cekecegini ogrendigim zaman Redd hayrani olarak heyecanla beklemeye basladim. Film gosterime girdiginde yuklendim kocaman beklentimi ve  solugu sinemada aldim.  Filmin ilk dakikalari benim icin gercekten sürpriz oldu. Aziz yaprakli takvimden dünün yapragini koparir ve bugunun tarihi 14 Mart 2010'u gosterir. 14 mart benim dogumgunum :) o an yuzume sapsal bir gulumseme yerlesti ve eminim ki zaman zaman huzunlensem  hatta aglasam da yuzumun bir kosesinde kaldi. Azicik spoiler verelim.
*Filmde begendigim ogelerden biri cizgi flashbacklerdi. Aziz'in cocukluguna ve gencligine dair anilari normal cekilseydi eminim bu kadar etkileyici olmazdi.
*Animasyonlar superdi. Ozellikle de kutuphane sahnesi. O soluk kesen kutuphane de yillarimi gecirmek istedim o an.
*Rejisor sahnesi ve Genco Erkal'in performansina diyecek soz bulamiyorum zaten. Cagan Irmak kendisine yoneltilen elestirilere bu sekilde cevap vermis. Saygi duymak lazim.
*Muziklere soylenecek laf yok zaten.
*Neset gonlumu fethetti.
*Yapilan elestirilerden biri ise suydu; yasitlari, keremcem, hande yener, serdar ortac dinleyen ilkokul cagindaki bir cocugun fanatik bir redd hayrani olmasi ama ben de o yaslarda ezginin gunlugu, bulent ortacgil vs dinliyordum o yuzden bana cok absurd gelmiyor.

Burdan Dogan'a sesleniyorum: Benim Gizem'den neyim eksik? benim de elimi tutup bana sarki soyle. benim dilegim de bu olsun :)

16 Ocak 2011 Pazar

ogrenim kredisi cigkofteye benzer. yerken guzeldir ama acisi sonra cikar. katki kredisi borcum hesaplanmamis daha! sarki bana gelsin: sonradan kor, sonradan koor.
efenim, her kadin gibi ben de pms zamanlarimda sapitirim. gereksiz gerginlikler, agresiflikler, asiri tepkiler felan filan. ama bu pms zikkiminin bendeki en buyuk etkisi pisbogazliktir, mutemadiyen yiyorum. kisa bir sure icinde orta boy bir nutellayi afiyetle bitirdim ama az gelmis ki caanim incir receli de gazabima ugradi. normal sartlar altinda da bir kavanoz nutellayı hupletebilme yetenegine sahipken pmslerde yetmiyor tabii. sole nutella dolu bir kuvete hic hayir demem. vala bak.

12 Ocak 2011 Çarşamba

tembel gunlugu

su hayatta yapmaya usendigim o kadar cok sey var ki. misal:
*gece cisim geldiginde ya da susadigimda tuvalete kalkmaya, mutfaga kadar gitmeye useniyorum. hatta ve hatta gece uzanıp, bas ucuma koydugum bardaktan su icmeye dahi useniyorum. o kadar tembelim yani.
*10 saniyemi alacak is olan lenslerimi cikarmaya useniyorum. gozlerim kizarip, kan canagina donene, acidan agzima sicilana kadar cikarmiyorum lenslerimi. bazen lenslerimle uyuyorum . ee mecbur gece kalkip cikariyorum. ayrica bu lens markalarinin  yok 5 gun hic cikarmadan lensleri takabilirsiniz yok uyuyabilirisiniz gibi cumlelerine kanmayin yanarsiniz.
*makyaj yaptigim zamanlarda makyajimi temizlemeye useniyorum. sabahina maymun gibi allik, ruj, goz kalemi vs kalintilariyla uyaniyorum. sorarsiniz "sen yuzunu de mi yikamiyosun?" diye, evet cogu zaman ona da useniyorum.
*normalde cayi buyuk fincanda ya da kupa da icmeyi sevmem; ama sirf 10 dakikada bir sevgili totomu koydugum yerden kaldirmaya usendigim icin kupada cay iciyorum.
*evin icinde 2 adim yurumemek adina calisma sandalyemin uzerinde yol aliyorum cogu zaman. tekerlek gercekten cok buyuk icat burdan bunu anliyoruz.
*su hayatta en buyuk 2 korkumdan biri asansorde kalmak, halatinin kopmasi asansorle beraber yere cakilmam, kisacasi asansor kazalaridir. bu kadar korkmama rağmen merdiven inip cikmaya usendigimden asansor kullaniyorum. bu sayede korkularimla yuzlesiyorum ehehehe.
*bazen disari cikmaya useniyorum. arkadaslarla gorusmeyi, sokaklarda bos bos dolasmayi, fotograf cekmeyi gorulmesi gereken filmleri izlemeyi belirsiz bir tarihe erteliyorum. bu aralar en cok da yesilcam sinemasina gitmeye useniyorum. halbuki ne kadar cok severim orayi, ne guzel zamanlar gecirdim orda.
*telefonuma cevap vermeye useniyorum.
*sms yazmaya useniyorum, genelde tek kelimelik cumleler kuruyorum. (herkesler sikayetci :/ )
*sabahlari ise gitmeye useniyorum. aglaya aglaya, kufrede ede tutuyorum sirketin yolunu.
*magaza magaza dolasip saatlerce alisveris yapmaya, kic kadar kabinlerde kiyafet denemeye, denedigim kiyafete yarim saat aynanin karsisinda mal mal bakmaya useniyorum. cogu kiyafetimi de denemeden aliyorum zaten. pantolonlari, etekleri vs deniyorum. gomlekmis, kazakmis, buluzmus,tshirtmus denemeye useniyorum vala. alisverisim ortalama yarim saat suruyo. ne kadar saane di mi?
*pijamalarimi cikarmaya useniyorum.hep ustumde olsunlar istiyorum.
*gece uyumaya, sabah uyanmaya useniyorum.
--
su an daha fazla yazmaya usendim vala. devami gelecek :)
oysaki disarida hava cok guzel. Ocak olmasina ragmen, kar yagmasi gereken yerde gunesli sicacik bir gun. ama ama ama ben sirkette tikilmis vaziyetteyim. aircommus,optimaymis, nokia siemens networkmus, utranmis banane lan . Simdi bogaza karsi oturmus cay icip martilara yarenlik etmek vardi. Ah minel hayat! bohuhuhuhu

9 Ocak 2011 Pazar

kahvalti

"Yemek yemek ustune ne dusunursunuz bilmem ama kahvaltinin mutlulukla bir ilgisi olmali." demis Cemal Süreya.
Az once yaptigim kahvalti, iki gundur devam eden yorgunlugumu ve uykusuzlugumu alip goturdu. Sebepsiz bir mutluluk sardi beni bir anda.
Ayrica bugun Cemal Sureya'nin olumunun 21. yildonumu. Iyiki hayatim dizeleriyle kesismis diyorum.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Yoksun hala..

3 yil once bugun, bu saatlerdi. Evde oturmus finallere calismak yerine "karsi pencere'yi" izliyordum. Zaman zaman cok onemli seyleri bile silen hafizam  o gune dair hicbirseyi silemiyor. Ne aci degil mi? İki defa telefon caldi ama bakmadim. Bilirsin canim istemezse hicbir sey yapmam. Ucuncude acayim artik dedim. Telefonun diger ucundaki ses agliyordu, dogru duzgun konusamiyordu bile. Once eger ayaktaysam oturmami, elimde birseyler varsa birakmami soyledi. Kendi acisini unutmus beni dusunuyordu. Korkmustu benim icin, o aralar kalbim tekliyordu yine. İyi oldugumu soyleyip neler oldugunu sordum. Gittigin sehirden donemeyecektin. Kaza gecirmistin. Oracikta, dustugun yerde birakip gitmistin bizi. Senden beklenenin aksine savasmamistin, hic mucadele etmemistin, cekmistin hemen teslim bayragini. Hayatimdaki en zor, kendimi en caresiz hissettigim andi. Sonraki zamanlar daha zordu aslinda. Bir yandan seni ugurlarken bir yandan sensizlige alismaya calisiyorduk.
Eskisehirdi..
Soguktu..
Sogugu karsisina alan gunes, yuzunu sana donmus ugurluyordu seni.
Yer yaptilar sana topragin altinda. Ufacik, daracik.. Sonra, seni oraya koymaya yeltendiler. "yapmayin usur orada, yapamaz" dedim ama kimse dinlemedi. Elimden gelen tek sey gozyaslarimi akitmakti. Daha da fazlasi yuregime akiyordu.
Biraktik seni orada. Donduk sensiz istanbula. Hala alisamadim , hala ozluyorum. En cok da kapi onundeki konusmalarimizi ozluyorum. Bazen baskasina senin adinla sesleniyorum, en cok  o zaman canim yaniyor. cok  acitiyor.. Hatiranla avunuyorum o anlarda. Sonra, sonrasi yok aslinda.. Soyleyecek tek sey kaliyor geriye.
Uzerine yildizlar yagsin. En morundan.