30 Mayıs 2011 Pazartesi

bazen giderken tek bir sigara birakir biri. kiyamazsin yakmaya, icemezsin.

29 Mayıs 2011 Pazar

im juli

askim,
kilometrelerce yol katettim, nehirleri gecip daglari astim,
husrana ugradim ve izdirap cektim. nefsime karsi koydum
ve gunesi takip ettim. boylece senin onunde duruyorum ve
sana seni seviyorum diyorum.

27 Mayıs 2011 Cuma

is yerinde esofman giyme istegini oldurme yontemleri

mumkunse esofmanla gidebilecegim bir is verir misiniz bana?

ise gitmek kadar ise esofmanla gidememek de canimi bi hayli sikiyor son zamanlarda. tanrilar cildirmis olmali ki mevsim kistan yaza dondu bir anda. sicaktan oylesine bunaliyorum ki birak kotla gitmeyi, ise esofmanla hatta ve hatta efil efil pijamalarimla gitmek istiyorum. ama ne mumkun. bu lukse sahip olamadigimdan ben de severim boyle askin izdirabini diyerekten esofman giyme istegimin katili oldum.

pazartesi: beyaz buluz, yuksek bel pantolon,siyah rugan ayakkabilar, ogleden sonra da bir adet bogurtlenli yogurt.
sali: pudra rengi buluz, yuksek bel etek, krem rugan ayakkabi, ogleden sonra da bir adet cilekli yogurt.
carsamba: beyaz, krem, pembe ve mor renklerden olusan orme elbise krem rugan ayakkabilar, ogleden sonra da bir adet cikolata(kahve ile).
persembe: siyah kumas pantolon, buluz , siyah ayakkabilar ogleden sonra da bas edilemeyen can sikintisi, tok karna.
cuma: kot pantolon, beyaz konverseler, gri buluz,sabah,oglen,aksam ozlemis olmanin, ve de onumuzdeki 3 hafta boyunca  ozleyecek olmanin dayanilmaz agirligi mumkunse birhan keskin esliginde ,alkolle, ac karna.

not:bir onceki gece gec ve de alkolle uyumus olmanin verdigi etkiyle uyanilamamis ise gec kalinmis ve kot pantolona geri donulmustur. esofman giyemiyoruz bari kot giyelim dedik. napalim boyumuz oyle kalmis.
"butun devrelerin birbirine girdigi bir dunya zamaniydi, viraneydi zahir. bizi ilmek ilmek sokmuslerdi, hicbir sey soktukleri yerde degildi.
...
sana gelmek icin dogruldum ama olmuyor. ben bu nezaketle ve boynumda yarali iki salyangozla ancak durabiliyorum. boluk porcuk bir cumle hatirliyorum ama hatirladigim da hatirlamak olmayabilir!
inceligim, dal gibiligim, ellerim... insanin hayatla kurdugu iliski en cok ellerinden okunurmus. ellerimden okunuyor: sakin, zarif, yavas, kuru. usul usul saca, yapraga, suya, kapiya degiyor. usulca gunu geceye, geceyi gune ceviriyor. ellerim, hayata karsi yeni bir merhamet.
...
ask ve maraz, ihanet ve yara, omur ve hafiza; dunyada bulunmanin bahaneleri, dunyada bulunmanin halleridir. iste bunlar ustune dusunuyorum, kac zamandir, burada, bu dingin bahcede, bu sessiz odalarda. sana gelmek icin agrimi uyandirmaya calistim ama olmuyor. mayalanmis o, mantarlanmis, beni bilmiyor. cok zamandir bunlar: sessiz ayaklarim, sessiz konusmalarim, sessizlikten neredeyse unuttugum nefeslerim, ic cekislerim. ellerim, cicekler, bahce.
...
alttan, yan bahceden terasa dek uzamis ve terasin arka yuzunu neredeyse tamamen kaplamis bir sarmasik gul agaci. kendi haline birakilmis, budanmamaktan kâh alip basini gitmis, kâh kalivermis. govdesinin bazi dallarini unutmus, kurumus.. bazi dallari arsizca sarmis etrafini. ustunde pitrak gibi acan beyaz katmer guller... burasi kapali bir yer: gullerin ustune bu yagmur nereden yagiyor?
...
unutmakla unutmamak arasina gerili o sirat koprusunden geciyordum. karsimda iki esek: "sen yana ben yana". duruyor. "ikimizin resmini cikartmislar yan yana". hey, doktor! ruhumdaki kadim yirtik hâlâ yerinde mi? karanlik ve icerlek bir cumbus o, doktor! dik onu doktor. hey,"

17 Mayıs 2011 Salı

bol kopuklu kayiplar

ilk defa kahve yapmayi ogretiyordu biri bana. bes alti yaslarindaydim. ufaciktim, boyum yetmiyordu.tezgahin ustune oturttun beni. basladin anlatmaya, bir yandan kahveyi yaparken. saskindim aslinda. anlam verememistim bir erkek turk kahvesi yapmayi ogretiyordu bana. "once kahveyi ve sekeri koyacaksin sonra suyu. her fincan icin bir tatli kasigi kahve.kisik ateste yavas yavas karistirarak pisireceksin.kopugunu almayi da unutmayacaksin. isin sirri kopukte." unutamadigim zamanlardandir o gun. cok severdim ben seni. sen de beni seviyordun. o kadar cok seviyordun ki "dunya bir yana bu minik bir yana" diyordun. cok zaman gecti sonra, yillar gecti. gittin. olumlerin en kotusu senin olmustu. acilarin en buyugu de bizim. hayatimdaki ilk kayiptin. son olmadin ama devami da geldi. dedem, derya. alisamadim kaybetmeye.

12 Mayıs 2011 Perşembe

5 Mayıs 2011 Perşembe

cok kotu planlarim vardi oysa. isten cikip,alisveris merkezine gidip cilginlar gibi alisveris yapacaktim. on dakikada iki adet magazayi goz ucuyla gezdikten sonra bunaldim, daraldim, kendimden baydim resmen. yemisim alisverisini, ne anlar bu insanlar saatlerce magaza dolasmaktan diyerekten solugu kitaplarin arasinda aldim. on dakika magaza dolasmaya dayanamayan icimdeki kadina, 1 saat kitap karistirmak yetmedi. dort adet yesyeni kitabimla dondum sicacik yuvama.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

icme anilar gibi aci icme sakin o saraptan

sabahtan beri yagan yagmur ve dinledigim sarki bende sarap icme istegi uyandirdi nedense. oysaki ben sarabi cok tercih etmem, bi de cok cabuk sarhos olurum sarap icince. canim fena halde sarhos da olmak istiyo ya belki de o yuzden bunyenin bu sarap sarap diye bagirmasi. usenmesem gidip alicam ama tembellik basa bela herzaman oldugu gibi. kismet yarina diyoruz ozaman, simdilik archers ile idare ediyoruz.  




edit:sarki

acelya

oyle direkt gunes isiginda birakmayacaksin onu. ne cok sicak havada kalacak ne de cok soguk. her zaman ayni ilgiyi, ayni sefkati gostereceksin ona; belli araliklarla verdigin su miktari hep ayni olacak, heryerine esit dokeceksin suyu. sevgini eksik etmeyeceksin ki guzelim toz pembe ciceklerini acacak sana.

cocuklugumdaki gibi.. annemin rengarenk menekseleri vardi ben kucukken. yapraklarinin, minicik cicelerinin tozunu alir, ozenle sulardim onlari. bugun kendime cicek aldim ben de. menekse degil ama. toz pembe cicekleri olan acelya. bazisi acmamis henuz,tomurcuk. bana acacak.