29 Aralık 2011 Perşembe

bizim köyde yaşımda eşşek kalmadı ama ben hala cicibebe yiyorum. hem de aşkla, şevkle.

27 Aralık 2011 Salı

20 Aralık 2011 Salı

"mevsimler birinden öbürüne devrilirken, elimizi arı sokarken, bisikletten
düşüp dizlerimizi kanatırken canımıza bir şey olurdu; hissederdim. ama
acıya dahil değildi yine de bunlar.
hayattı, yekpareydi işte.
zaman, hayatı parçalara ayırıp “parça parça” görmeye başladığımızda;
acı, o yekpareliği yitirdiğimizde oluşacaktı.
şimdilik, dünya geniş ve ılıktı. biz kendi ılık dünyamızın içinde salınan,
uçuşan perilerdik."


Birhan Keskin

18 Aralık 2011 Pazar

yeni yıl için alternatif mutluluk kaynakları

"Mutluluk için gençlik,güzellik,para,işte aşkta başarı falan gerekir diye dayatılır hep; oysa daha ne mutluluklar var:
bir çocuğun uykudaki gülücüğünü görmek (ki Kamerun'da wu-mba derlermiş); hafif serin hafif berrak bir denizde yüzmek; sevgilinin kokusunu ya da kuraklıktan sonra yağan ilk yağmura eşlik eden hoş kokuyu (petrichor denmiş ingilizcede) içine çekmek.."

Metis Ajanda 2012
şimdi sizlere pazar günlerinizi şenlendirecek bir tarif vereceğim.

*3 adet elma
*3 adet mandalina
*1 adet portakal
*çeyrek nar
*1 adet limon

bu meyveleri iyice yıkayınız. portakal,limon ve mandalinaları soyunuz. bunların hepsini katı meyve sıkacağına ataraktan suyunu çıkarınız. kocaman kocaman yudumlar alınız. ağzınız ve de gününüz şenlensin. pazar akşamlarına da bomonti eşliğinde behzat ç tavsiye edilir.

Güne güzel başlamak

hafta içi her gün sabah 6da uyanmam yetmezmiş gibi şirketim de sağolsun bugün sabahın 10una brunch ayarlayınca cumartesi de erken uyanmak zorunda kaldığımdan içimden söylene söylene ataşehire doğru yola koyuldum. durakta etrafa negatif enerjimi saçarken güzelcene giyinmiş, şapkasını takmış ekmeğini simitini alan tonton bir amca 'günaydın kızım,günün güzel geçsin' dedi. yirim o amcayı ben. valla o dakka etrafa saçılan elektronlar anında protona dönüştü. günüm güzel devam etti. iki güzel almodovar filmi ile de sonlandı güzel güzel. her sabah böyle bir amca istiyorum.
bomonti ve tuborg dururken efes içenin aklı yoktur, yazıktır.

7 Aralık 2011 Çarşamba

:)

hello guten tag merhaba
shalom bonjour konnichiwa
namaste ciao kalimera
roj baş privyet aloha
merhaba merhaba merhaba eurovision

6 Aralık 2011 Salı

biri şu kafa ütüleyen kadını çıkarsın şu odadan. çığlığı basıcam yoksa!!!111

5 Aralık 2011 Pazartesi

Karen: Kendini bir çeşit desperado gibi görüyorsun galiba.
Jack: Bilmiyorum. Kendimi aslında hiç o şekilde düşünmedim. Bilmeden öyle davranıyorsam o ayrı. Geçmiş zamanlarda vardı öyle çocuklar. Clyde Barrow... Gözünün önüne geliyor mu şapkasını takış şekli? Umursamaz bir havası vardı.
Karen: Şapkasını hatırlamıyorum, ama yerde ölü yatarken çekilmiş resimlerini görmüştüm, Texas Rangers vurmuştu. Ayağında ayakkabılarının olmadığını biliyor muydun?
Jack: Gerçekten mi?
Karen: Clyde’la Bonnie Parker’ın bedeninde ve kullandıkları arabada toplam yüz seksen yedi kurşun deliği vardı. Bonnie o sırada sandviç yiyormuş.

29 Kasım 2011 Salı

özgürlük

Kendimizi özgür zannediyoruz oysaki sadece ipimizi biraz uzun bırakmışlar. Sınırlara gelince fark ediliyor bu. Dışarı çıkmak isterken kendini cama vurup duran yarı delirmiş karasinekler gibiyken. Sadece geceleri, yapayalnız ve yalınayakken anlaşılabilecek şeyler var.

Emrah Serbes

25 Kasım 2011 Cuma

benim tek dostum jagermeisterim, archersım. onlar da terk ederdi olmasa param :p

24 Kasım 2011 Perşembe

ayın son haftasını çok seviyorum! cüzdanda 5 kuruş kalmamışken üstüne bir de faturalar ardı ardına gelince tadından yenmiyor. en keyiflisi de kredi kartları ekstreleri. sonuç olarak her ay ayın son haftası bi tarafımıza giriyor.

17 Kasım 2011 Perşembe

börek modundayım

Abi tribi

abisi koala'yı cep telefonundan arar. bir süre başka şeylerden konuştuktan sonra şu diyalog gerçekleşir:

abi: sen beni facebook arkadaşlarından çıkardın mı? (abi tribi)
koala: yok abi niye çıkarayım, hepten kapattım ben facebook'u.
a: sebep?
k: sıkıldım ondan kapattım. onu geç de 3 ay oluyo ben kapatalı, yeni mi farkettin? (kardeş tribi)
a: neyse canım hadi öptüm, görüşürüz.
k: ..

13 Kasım 2011 Pazar

Aşık olmak bazı armağanların sürekli değiştokuşunu ummaya yönelik karmaşık bir durumdur. Bu armağanlar basit bir bakıştan kendini bütünüyle sunmaya kadar değişen geniş bir yelpaze içindedir.Nedir ki armağanların armağan olarak kalmaları şarttır:Talep edilemezler. Kişinin aşık kimliğiyle hakları yoktur. Karşısındakinin vermek isteyeceği armağanı umma hakkı dışında.

John Berger, G.

Charlie Chaplin Song

pazar şarkısı

11 Kasım 2011 Cuma

gidenler bizden hep bir parca gotururler,o parcanin yerinde de derin izler kalir. herkesin bir yara izi vardir, insanlardan gizlemeye calistigi, saklamak icin cok ugrastigi bir yara izi.herkesin bir yara izi vardir, kimseye dokundurtmayacak kadar guzel olan, baktikca nefes alabiliyor olmanin kiymetini anlamani saglayacak bir yara izi. bu izlerle yasamaya alisirsin, bir sabah belki gun dogarken baktiginda disari yasamayi yeniden sevebilirsin, ve bir gun elbet birileri o yara izlerine dokunur, acin da biraz olsun hafiflemeye baslar.

8 Kasım 2011 Salı

hazır olun birazdan bir tespit sıçacağım.

Diğer bütün saç modellerini geçtim. bir adama 3 numara saç yakışıyorsa o adam yakışıklıdır arkadaş.

7 Kasım 2011 Pazartesi

31 Ekim 2011 Pazartesi

26 Ekim 2011 Çarşamba

insan bazen başka gözlüklerle bakıyor dünyaya. Sonra birden kırılıyor camlar, gözler çıplak kalıyor. O yüzden her gördüğüne inanma.
aldığım duyumlara göre burak özçivit davutpaşa semalarında taklıyormuş. mezun olan aklıma çakayım.

23 Ekim 2011 Pazar

http://imgur.com/a/wzCDc

bunları gördükçe kendi insanlığımdan utanıyorum. yazık.

20 Ekim 2011 Perşembe

apartman yöneticisi ile ufak kağıtlara yazılmış notlarla iletişim kuruyoruz. negzel :/

kırkayaklarda cinsellik

-- alıntıdır --
halen incelenmekte olan bir konu. şöyle bir sorun vardır ki, kırkayaktaki cinsel organ sayısı bilinmemektedir. normalde canlılarda bacak arasında olan üreme organının kırkayağın hangi bacaklarının arasında olduğu büyük bir sorunsaldır. iki durum söz konusudur:
-sadece iki bacağının arasında
-bütün bacaklarının arasında birer tane

eğer ilk durum geçerli ise dişi ve erkek kırkayaklarda birer tane cinsel organ vardır ki, bu görünüşte hiç bir sorun teşkil etmez. ancak biraz düşündüğümüzde şöyle ufak(!) bir sorun olduğunu görürüz, hangi iki bacak? cinsel organın hayvan üzerindeki konumu random olarak mı belirlenmektedir yoksa mesela arkadan yedinci çiftin arasında mıdır ? random olarak belirlenmesi durumunda başka ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır ki** sırf bu sorunlara kısa bir bakış bile cinsel organların yerinin her hayvanda sabit olduğunu gösterecektir. göstermese de aksini düşünmek istemez kimse. peki ya bu cinsel organın yerinin getirdiği sosyal sorunlar ? sarhoş bir kırkayak tarafından delik deşik edilerek öldürülmüş kaç dişi kırkayak gördünüz ? imkansız gibi görünse de bu kırkayak toplumunda sık görülen bir sorundur zira kendileri içkiye çok düşkündür. sırf bu nedenle evrim geçiren dişi kırkayaklar, her bacaklarının arasında birer cinsel organ geliştirmişlerdir.
evet doğru okudunuz. bir dişi kırkayakta 20 tane vajina vardır. bu, hayatta kalma güdüsünün doğada ortaya çıkardığı ilginç sonuçlardan sadece biridir. ancak erkek kırkayaklar da buna göre evrim geçirmiş ve 20 adet penis büyütmüşlerdir; orgazm anında bir çift zıplayarak bir buçuk metrelik bir yüksekliğe erişebilmektedir. evet bir başka ilginç nokta da orgazm olan kırkayak çiftinin hep beraber zıplamasıdır. bu davranışın sebebi ise bilinmemekte, ancak sperm iletimini maksimuma çıkarmak için yapıldığı düşünülmektedir.
belki de hepinizin aklına gelen bir başka sorun da kırkayaklarda grup seks sorunudur. bir dişiye 20 tane erkek kırkayak düşebileceği gibi bir erkek aynı anda 20 dişiyle birlikte olabilmektedir. tabi bu durum erkeğin kurumasına yol açmaktadır. bir başka olası sistem de dişi ve erkeğin cinsel organlarının yarısını kullanarak 10 tanesini açıkta bırakmasıdır ki bu durumda bu açıkta kalan 10 taneye karşı cins bir hayvan yanaşarak bu zinciri uzatabilir. bu şekilde biraraya gelen 58 tane*`* kırkayak, iki uçtan da birleşerek bir tekerlek oluşturabilir ve hızla dönüp zıplayarak uçabilirler. henüz açıklanamamış bir başka doğa olayı nedeniyle bu dönen teker* insan gözüne 30 metre çapında gibi görünür. ufo sandığımız cisimler aslında bu kırkayaklardır. hatta nazca şekillerini de 1047582 çift kırkayak uç uca eklenip yerde hızla dönerek oluşturmuştur.

kitap kumbarası

küçükken hemen hemen herkesin kumbarası olmuştur. ama ben küçüklüğümden beri para biriktirmek konusunda çok başarılı değilimdir. kefenin cebi yok felsefesini doğuştan benimsemiş bir insanım galiba. son zamanlarda cüzdandaki, çantadaki bozukluklar sinir bozmaya başlayınca bende kitap kumbarası yapmaya karar verdim. üzerinde renkli balıklar olan şirin mi şirin kumbara aldım. kumbaram bugün ilk meyvelerini verdi.

-kadın düşmanı sözlük
-g
-har

yirim.

15 Ekim 2011 Cumartesi

isteyenin bi yüzü, almayanın 2 yüzü

insanlar evleneceği zaman arkadaşlarının, ailesinin, yakın çevresinin düğün,ev hediyesi niyetine almaları için ihtiyaç listesi oluşturur ya, sevgili sevdiklerim,arkadaşlarım,ailem; ben bu evlilik listemden feragat ediyorum. evlendiğim zaman bana hediye almanıza gerek yok,altınları unutmamak şartıyla :p bunun yerine aşağıda listeleyeceğim ihtiyaçlarımı yakın zamanda alabilirsiniz bana, çok mes'ut edersiniz beni.

- kırmızı bere ve kırmızı deri eldivenler. üşüyorum reyiz :p
- iş bankası kültür yayınları hasan ali yücel klasikler dizisinin tamamı.
- kırmızı deri ceket.
- gelecek olan ilk film festivaline haftaiçi akşam seansına, haftasonu için ise günde 3 seansa 2şer adet bilet. filmleri ben seçerim. yorulmayın.
- pudra rengi deri ceket.
- nucky thompson papuçları. 3 çift topuksuz, 2 çift topuklu.
- binlik puzzle.
- kayak takımları, zira bu kış sık sık kartepeye gitmeyi planlıyorum.
- yeni bir nargile ve elmalı tütün.
- Institut français ya da galatasaray üniversitesinden fransızca kursu.


not: önem sırasına göre yazılmamıştır. hepsi önemlidir benim için :D

öptüm pınar.

14 Ekim 2011 Cuma

itiraf ediyorum. evde tayt giyiyorum..
bugün pazartesiymiş gibi davranıyorum. ne gerek varsa. oysaki kutsal cuma imiş bugün.
ayrıca şeker komasına girmek üzereyim.
hemem hemen her gece denk geliyo sanırım.00:00 da sözlüğe giriyorum.

yok bişii pek.

13 Ekim 2011 Perşembe

istifa etmek güzel şeymiş. özlediğin şeyleri yapabilmek demekmiş. saatlerce kitap okumakmış.
istediğin saatte uyanıp krep yapabilme özgürlüğüymüş. biriken dizileri filmleri tasasız izleyebilmekmiş. hafta içi sokakta nerden çıktığı belli olmayan insanların arasına karışmakmış. en sevdiğin şeyi yapabilmekmiş, gündüz vakti yemek yaparken bağır çağır şarkı söylemekmiş.

12 Ekim 2011 Çarşamba


erkek,güzel bir kadın kendisine bakınca protein üretir.ve eger kadın gözlerini erkege dikmeye devam ederse ölümcül seviyede protein üretilir.bunun bir damlası bir gergedanı iki saniyede öldürmeye yeter.

11 Ekim 2011 Salı

grace: iki yanlış bir doğru etmez.
axel: ya ikimiz doğruysak ve diğer herkes yanlışsa?
if you wanna know someone you should know his dreams.
the fish doesn't speak, the fish is mute because the fish knows everything..

10 Ekim 2011 Pazartesi

kimi vedalarda hosca kal denilmezmis. demedik. sadece sacma bir 'kendine iyi bak'. ama biliyorum, bakmiyorsun.

5 Ekim 2011 Çarşamba

4 Ekim 2011 Salı

a.g.: hebebebebebebe!
şaban: yaaa!
a.g.: dadada dadada dadadada!
şaban: öyle mi?
a.g.: dededaedadedad!
şaban: allah allah?
a.g.: hebebeeee dadada tatatata!
şaban: bak sen yav!
ş.ş.: ne dedi oğlum, anlatsana çabuk!
şaban: valla kumandanım, bi bok anlamadım.

2 Ekim 2011 Pazar

Demek hayat boyle iki adim otesi bile gorulmeyen sisli ve yalpali bir denizdi. Tesaduflerin oyuncagi olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardi? Kullanamadiktan sonra gogsumuzu dolduran hisler ve kafamizda kimildayan dusunceler neye yarardi? Yasayisimiza ve etrafimiza sekil vermek arzusuyla dunyaya gelmekten ise hayatin ve muhitin verdigi sekli kolayca alacak kadar bos ve yumusak olmak daha rahat, daha makul degil miydi?

25 Eylül 2011 Pazar

mecnun: ama bir şey söyleyeyim mi hiç değişmemişsin yemin ediyorum burcu. aynı eski burcu.
kadın: burcu değil sibel.
garson: hoşgeldiniz ne alırdınız?
kadın: sakızlı muhallebi bir de beyaz gazoz.
mecnun: beyaz mı gazoz?
çocuk: abla siz bu adamla evlenecek misiniz?
mecnun: neemiş?
kadın: şş çok ayıp. bak kızıyor abi sana. sinemaya gidince leblebi tozu almaz sonra.
mecnun: leblebi tozu mu? beyaz gazoz.. sakızlı muhallebi..
garson: siz?
mecnun: ben tamamım ya.
kadın: sen bir şey yemeyecek misin mecnun?
mecnun: ya sanki benim iştahım kaçtı. nolduysa serpil.
kadın: serpil değil sibel.
mecnun: artık yani şu saatten sonra hiç fark etmiyor biliyor musun şeycim, sinancım. artık yani istiyorsan mükremin olsun. benim telefonum var mıydı sende?
kadın: yok.
mecnun: oldu o zaman ben kaçtım hadi mükremincim öptüm, hadi paşam.

Redd - Aşktı Bu

Wake Me Up When September Ends

24 Eylül 2011 Cumartesi

16 Eylül 2011 Cuma

"tecavuz magdurlari tecavuzculeriyle evlenirse is yukumuz azalir" diyen savcilar var su ulkede. hepiniz tez zamanda geberin istiyorum.

10 Eylül 2011 Cumartesi

insanin ozen gostermeden yaptigi makarna nasil bu kadar lezzetli olur?

7 Eylül 2011 Çarşamba

5 Eylül 2011 Pazartesi

17 Ağustos 2011 Çarşamba

sonbahar

Eka: Biliyor musun. sen simdiki zamanda yasamiyor sanki. Rus romanlardan kacmis gibisin.

gegen die wand

ask ne demek sen biliyor musun hee? ask, boyle lunaparktaki tahta ata benzer. uzerinde hani bir ileri bir geri boyle gidiyormus gibi bir his. sanki bir yere gidiyorsun. ayagin yerden kesiliyor. bir cosku. bir sikime gittigin yok.

16 Ağustos 2011 Salı

"Halbuki o hic de fevkalade bir adam degildi. Hatta pek alelade, hicbir hususiyeti olmayan, her gun etrafimizda yuzlercesini gorup de bakmadan gectigimiz insanlardan biriydi. Hayatinin bildigimiz ve bilmedigimiz taraflarinda, insana merak verecek bir cihet olmadigi muhakkakti. Boyle kimseleri gordugumuz zaman cok kere kendi kendimize sorariz: “Acaba bunlar neden yasiyorlar? Yasamakta ne buluyorlar? Hangi mantik, hangi hikmet bunlarin yeryuzunde dolasip nefes almalarini emrediyor?” Fakat bunu dusunurken yalniz o adamlarin dislarina bakariz; onlarin da birer kafalari, bunun icinde, isteseler de istemeseler de islemeye mahkum birer dimaglari bulundugunu, bunun neticesi olarak kendilerine gore bir ic alemleri olacagini hic aklimiza getirmeyiz. Bu alemin tezahurlerini disari vermediklerine bakip onlarin manen yasamadiklarina hukmedecek yerde, en basit bir beser tecessusu ile, bu mechul alemi merak etsek, belki hic ummadigimiz seyler gormemiz, beklemedigimiz zenginliklerle karsilasmamiz mumkun olur. Fakat insanlar nedense daha ziyade, ne bulacaklarini tahmin ettikleri seyleri arastirmayi tercih ediyorlar. Dibinde ejderhanin yasadigi bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne oldugu hic bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gosterecek bir insan bulmaktan daha kolaydir."
her nekadar deliksiz olmasa da 12 saat uyuyabilmek guzelmis. uzun sure sonra tekrar tecrube etmis oldum.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

"insan cocukken bir buyuk saadet ulkesinde yasiyor, saga sola suursuzca kosturup kisniyor. sonra buyuyor, buyudukce salaklasiyor, salaklastikca unutuyor o mesut diyari, bir nevi oluyor. cocuklukla yaslilik arasindaki o donem araf misali; kitabesi agir mesailerle, kucuk hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazilan bir mezar tasinin golgesinde azap gibi boktan hayatlar. yetiskinler zombilere benziyor "

bazuka

12 Ağustos 2011 Cuma

hava tam da malak gibi sabahtan aksama kadar battaniyenin altinda oturup kitap okumalik hava. yaninda bir de yogun kahve ve kurabiyeler ile, cikolatali.

9 Ağustos 2011 Salı

uzun bir sure hastane, klinik, doktor, hemsire, hasta bakici ve hatta eczane gormek istemiyorum yerepbim. subaneke dinimiz amin.

29 Temmuz 2011 Cuma

've konsolun ustunde noksan bir gumus kutu,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'uzaklardaydin, oracikta obur kitada,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'ikinci bir parilti var senin bakislarinda,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'baktim yeri toparliyor ayak izleri,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'esiklere oturmus bir dolu insan,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'fazil husnu diyor ki, ne diyor fazil husnu?
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'ortaoyunumuzun dekoru bir kagit mendil,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'hizla gecen otobuslerin ardindan benzesmek,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'iyi anlarinda sesin kalinlasiyor,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'kehanet adli kisacik bir siir buldum,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'yuruyoruz butunlemeye kalmis bir sessizlikte,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'iki cay soylemistik orda, biri acik,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'uzaklara bir bakisin vardi kafeteryada,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'bir sey var, ancak makilerin orda soyleyebilirim,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'an ki fiskiyesi sonsuzlugun,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'kuslar toplanmis gocuyorlar,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'hicbir seyim yok akip giden sokaktan baska,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'seni o kadar yakindan gorunce,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'

'bir basina arsinliyor bir adam mavi treni,
keske yalniz bunun icin sevseydim seni...'
'obur gunler icin birsey diyemem, raki ictigin gun olmezsin.'

'bahcelerden gec parklarda koprulerden gec git asklar da bakim istiyor ogrenemedin gitti'

analar neler doguruyor. hey yavrum hey. buyuk lokma ye buyuk konusma demisler. vaktiyle ben de cok buyuk konustum. sarisin sevmem, tarzim degil diye. bu lafimi gerisin geri yutmama neden olan 2. afet-i devran.



26 Temmuz 2011 Salı

mavi ekran verdiren anne

gariplesebiliyor bazen anne babalar. yaslandikca cocuklasiyorlar belki de. annemi aradim bugun. hosbes muhabbet derken telefonu kapatmaya yakin "anne sor bakim babam burdan bisey istiyo mu, bana bisey diyo mu" dedim (pazar ailemin yanina gidiyorum) arkadan babam "bisey istemiyorum kizim sen gel yeter" dedi. anneme "babama versene bi telefonu sesini duyim " dedim. annemin laf aynen su "al veriyorum yaglayin babanla birbirinizi"
tabi ben mavi ekran verdim. hahaha annem bunu hep yapar bana. babamla bizi kiskandi sanirim.

20 Temmuz 2011 Çarşamba


boyle elimi her uzattigimda sana dokunabilmeyi isterdim..

Pinhani - Çok Aşık

2 gundur loopta. dahasi da var.



alsak bi kac parca kiyafet, gitsek bi sahil kasabasina. kalabalik olsak biraz. sevdiklerimiz,keyif aldiklarimiz, özlediklerimiz yanimizda olsa. aksam ustu olsa. koysak masalari lambalarin altina, kursak sofrayi. 3 5 meze hazirlasak. sonra acsak rakiyi. yudum yudum, gozlerimizin icine icine bakarak icsek. sohbet etsek sabaha kadar. sarkilar soylesek.sarhos olsak sonra..

18 Temmuz 2011 Pazartesi

.. sonra da dans edelim. modern adimlarla

sevgili gunluk, bir animi paylasmak istiyorum..

titredim ama soguktan degil.

sicaklarin baslamasi, yazin gelmesiyle beraber bunalan, sikilan bunyeler napsak napsak diye dusunup dururlar. boyle bir arkadas boyle bi gunde buz pateni icin bilet alir. hadi kendine aldin, beni niye kurban olarak secersin sorarim sana. neyse degisiklik olur, bu sicak havada serinlemis oluruz hic degilse diyerekten karartip gozumuzu
pistin oldugu yenibosnaya kadar gitti bu bunye. hem de gec de olsa metrobus gercegiyle yuzleserek. uskudar-yenibosna diyorum baska da bisey demiyorum.
boyle disaridan izleyince cok kolaymis gibi gozuken sporlardanmis buz pateni. gencecik guzel hatunlar, cillop gibi adamlar guzel guzel giyinip cikiyorlar ya olimpiyatlarda falan o pistlere, kugu gibi suzuluyollar, hoplayip zipliyollar buzun  ustunde, ben de neyim eksik benim onlardan diye dusundum, giydim her biri 2  kg agirliginda olan, ayak acitan patenleri, basladim pistte suzulmeye. yok canim, kazin ayagi oyle degilmis.
piste adim atmamla beraber aldi beni bi korku. ne kadar zor ismis o buzun ustunde dengede durabilmek. hadi dengede durdun hareket edemiyorsun. oyle boktan bi durum. kicin basin kirilacak neredeyse. bikac defa dusme tehlikesi atlattiktan sonra ayaklarim titredi dakikalarca, abartmiyorum vala bak. laf anlamaz soz dinlemez egitmen titrememe aldiris etmeden tuttugu  gibi elimden pistin orta yerine goturup birakti beni. titre pinar titre. tabi pes etmedim hemen ben de. gel sen soyle  egitmen efendi dedim.' bana bak beni kenara goturmezsen oturur surda aglarim' dedim. 'yok hik mik' dedi. galip geldim sonunda beni kenara goturdu. kenara tutunaraktan basladim kucuk adimlarla yurume calismalarina. azmettim tum pisti kenardan kenardan yurudum. bana pistin disindan dunyalar guzeli 4 yasindaki nehir de eslik etti. dusersen ayagini sole yap, bole yap diye telkinlerde bulundu bi de :)
o cillop gibi tas adamlari tv'den izlemek en iyisiymis bunu anladik.
o kadar korkuya, gerilime, titremeye ragmen fena sayilmazdi. serindi en azindan :p

bu da benim boyle bir animdir.

17 Temmuz 2011 Pazar

markete diye cikip solugu istiklal'de almak.
bi dahaki sefere evden temelli kacicam :p

16 Temmuz 2011 Cumartesi

hayattan acimasiz gercekler

su hayatta ev aramak kadar yorucu, can sikici bi is yokmus. bu gunlerde ilk defa bu sehirden gitmek istedim, sadece bu ev mevzusu yuzunden. bu kadar boktan, bu kadar bes para etmez, kopegi baglasan durmaz evlere 650, 700 tl istenir mi insaf be kardesim üstelik 1+1 eve. seytan diyor topla pilini pirtini don baba evine ana kucagina ama insan aliskanlilarindan, yasadigi hayattan kolay kolay vazgecemiyormus onu da anladim. ev bulma derdi, kapora derdi, serefsiz emlakcilar derdi, tasinma masrafi, evde eksik gedik masrafi ( dogalgaz ac, kapa vs) alir basini gider. benim bu evden cikmamam daha iyi bu durumda maddi acidan.  ne bok yiyim ben jospi hiiiii?

14 Temmuz 2011 Perşembe

gokyuzu gibi su cocukluk, hicbir yere gitmiyor.
dun gece karnavalda azmanin teki cok sevdigim, miniminnacik, ufacik, tefecik, en sevdigim, cok sevdigim siyah ayakkabima nasil bastiysa artik ayakkabim yirtilmis. cok mutsuz ve de uzgunum. hey azman sana laflar hazirladim. haftaya goruscez seninle. bul beni!
g: sana saygi duyuyor olmasaydim opmustum simdiye seni.
p: hahahhahah (ic ses: noluyo lan?)

12 Temmuz 2011 Salı

hiii bi de cilgin bedis izlemis bir nesiliz biz. simdi bakiyorum da gercekten cok travmatik :p

Yonca Evcimik - Abone 1991

90' larda cocuk olmus her kiz cocugunun bir zamanlar vazgecilmez olan sarkisidir.
butun sozleri ezbere bilinir dansi tastamam yapilirid. ben de o cocuklardan biriydim.
tv karsisinda sarkinin cikmasini dort gozle beklerdim. gecer tv nin karsisina deli gibi
dans ederdim.en cok da babamin hosuna giderdi. kizim kos cikti derdi..

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Tayfun - Hadi Yine Iyisin

bir zamanlar asiktim bu adama. cocukluk iste :p

receteni ister misin, muaaahh. ister misin. hadi yine iyisin. laflara gel heheyyyt.

5 Temmuz 2011 Salı

kizilderililere göre ask, insanin yureginde gezinen ve yer yer kalbini kemiren 2 vahsi kurttan biridir. bahsi gecen diger kurt ise herkesin yakindan bildigi, nefret denilen histir. bu iki kurt , zamanla sadece kalbi kemirmekle kalmaz, birbirini de kemirmeye baslar ve kisi en cok hangi hisse kapilirsa, o galip gelir bu kurtlar savasinda.
boktan zamanlardan geciyorum.
evet, hem de cok boktan.
her sey belirsizlik icinde.
herkes belirsiz.
o kadar cok sey biriktirmisim ki..
her sey o  kadar ust uste gelmis ki..
sadece tek sarkiyi dinleyip sabaha kadar aglayabilmisim dun gece.
isi, evi, aileyi hepsini gectim.
o kadar uzak, o kadar yabanci olmussun ki bana.
konusacak cok sey varken konusamaz olmusum seninle.
anlayamaz olmusum seni,
anlatamaz olmusum sana derdimi.


duserken duramazsin, susarken anlatamazsin
belki de.. ne bileyim ben..

uzaksan duyamazsin, biraksan bulamazsin
nerdeyim... biliyorum ben..

yalan... ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
yalan... kim ne dediyse, ne duyduysam yalan.

duramaz ki yanan, bulamaz ki arar
duruyorum ben...

yalan... ne diyorsam ne duyduysam hep yalan
yalan... kim ne dediyse, ne duyduysam yalan.

bilirsen unutamazsin, asikâri saklayamazsin
kimdeyim ariyorum ben.

sorarsan acamazsin, kurursan damlayamazsin.
belki de... kuruyorum ben.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

30 Haziran 2011 Perşembe

kisi bekleyen iki acelya gibiyiz seninle
ya da
kisa yeni girmis iki sardunya.
bekliyoruz.
sen orda, ben burda.
hicbirseysiz..
kimsesiz..
kucucuk donlara kocaman etiket yapan zihniyet, hayattan bezdiriyorsunuz beni!

29 Haziran 2011 Çarşamba

jospi

sehirlerimizde bizim birbirimize verdigimiz sozler jospi,
ohoooooo,
yalan dunya, pitrakli memleket!
bu dunyada insan dedigin ikiye ayrilir jospi.
balik aglarina bakar bakar aglardim

28 Haziran 2011 Salı

bana layik gorulen kuvet.
acik hava luksu var en azindan.
bu da bisey..

18 Haziran 2011 Cumartesi

17 Haziran 2011 Cuma

kadinlar dunya uzerinde yasayan, verilmis sozlere inanan son canli turudur.

13 Haziran 2011 Pazartesi

oyunu sen baslattin. ben de kural koymadim ve oynadim.
nasilmis?  hep sen yapacak degildin ya bunlari.
cok ciddiye aldin galiba ama ben cok eglendim.
sayende cumartesi gecem cok keyifli gecti :) gay
bara da gitseydik tam olacakti :p

3 Haziran 2011 Cuma

aksam uzeri eve donerken plan yaptim kendimce. bayiye ugradim, tek gereken bira ve tuzlu fistikti, kitap evde bekliyordu zaten. yavas yavas bira yudumlayip tum gece kitap okuyacaktim.uzun zamandir yapmiyordum, ozlemistim. milognanin tum o israrlarina ve tehditlerine gogus gerdim,cikmadim taksime. cunku sabaha karsi da sarhos olacagim. seninle konusacagim kendi kendime. bilsen ne kadar zor, cok ihtiyacim oldugu halde yaninda olamamak, seninle konusamamak, anlatamamak sana kendimi, anlayamamak seni..

tekne kazintisi

evin en kucugu olur. simartilir, her dedigi olur, arkasinda surekli birileri olur, destek verilir hep. birak dusmesine sendelemesine bile firsat vermezler. 25 yasina bile gelse hala cocuk muamelesi gorur. tekne kazintisidir cunku. herkesten biraz biseyler alir. biyoloji anneden, kimya babadan, fiziksel ozellikler kuzenden, psikoloji dayidan, hayata bakisi abidendir.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

bazen giderken tek bir sigara birakir biri. kiyamazsin yakmaya, icemezsin.

29 Mayıs 2011 Pazar

im juli

askim,
kilometrelerce yol katettim, nehirleri gecip daglari astim,
husrana ugradim ve izdirap cektim. nefsime karsi koydum
ve gunesi takip ettim. boylece senin onunde duruyorum ve
sana seni seviyorum diyorum.

27 Mayıs 2011 Cuma

is yerinde esofman giyme istegini oldurme yontemleri

mumkunse esofmanla gidebilecegim bir is verir misiniz bana?

ise gitmek kadar ise esofmanla gidememek de canimi bi hayli sikiyor son zamanlarda. tanrilar cildirmis olmali ki mevsim kistan yaza dondu bir anda. sicaktan oylesine bunaliyorum ki birak kotla gitmeyi, ise esofmanla hatta ve hatta efil efil pijamalarimla gitmek istiyorum. ama ne mumkun. bu lukse sahip olamadigimdan ben de severim boyle askin izdirabini diyerekten esofman giyme istegimin katili oldum.

pazartesi: beyaz buluz, yuksek bel pantolon,siyah rugan ayakkabilar, ogleden sonra da bir adet bogurtlenli yogurt.
sali: pudra rengi buluz, yuksek bel etek, krem rugan ayakkabi, ogleden sonra da bir adet cilekli yogurt.
carsamba: beyaz, krem, pembe ve mor renklerden olusan orme elbise krem rugan ayakkabilar, ogleden sonra da bir adet cikolata(kahve ile).
persembe: siyah kumas pantolon, buluz , siyah ayakkabilar ogleden sonra da bas edilemeyen can sikintisi, tok karna.
cuma: kot pantolon, beyaz konverseler, gri buluz,sabah,oglen,aksam ozlemis olmanin, ve de onumuzdeki 3 hafta boyunca  ozleyecek olmanin dayanilmaz agirligi mumkunse birhan keskin esliginde ,alkolle, ac karna.

not:bir onceki gece gec ve de alkolle uyumus olmanin verdigi etkiyle uyanilamamis ise gec kalinmis ve kot pantolona geri donulmustur. esofman giyemiyoruz bari kot giyelim dedik. napalim boyumuz oyle kalmis.
"butun devrelerin birbirine girdigi bir dunya zamaniydi, viraneydi zahir. bizi ilmek ilmek sokmuslerdi, hicbir sey soktukleri yerde degildi.
...
sana gelmek icin dogruldum ama olmuyor. ben bu nezaketle ve boynumda yarali iki salyangozla ancak durabiliyorum. boluk porcuk bir cumle hatirliyorum ama hatirladigim da hatirlamak olmayabilir!
inceligim, dal gibiligim, ellerim... insanin hayatla kurdugu iliski en cok ellerinden okunurmus. ellerimden okunuyor: sakin, zarif, yavas, kuru. usul usul saca, yapraga, suya, kapiya degiyor. usulca gunu geceye, geceyi gune ceviriyor. ellerim, hayata karsi yeni bir merhamet.
...
ask ve maraz, ihanet ve yara, omur ve hafiza; dunyada bulunmanin bahaneleri, dunyada bulunmanin halleridir. iste bunlar ustune dusunuyorum, kac zamandir, burada, bu dingin bahcede, bu sessiz odalarda. sana gelmek icin agrimi uyandirmaya calistim ama olmuyor. mayalanmis o, mantarlanmis, beni bilmiyor. cok zamandir bunlar: sessiz ayaklarim, sessiz konusmalarim, sessizlikten neredeyse unuttugum nefeslerim, ic cekislerim. ellerim, cicekler, bahce.
...
alttan, yan bahceden terasa dek uzamis ve terasin arka yuzunu neredeyse tamamen kaplamis bir sarmasik gul agaci. kendi haline birakilmis, budanmamaktan kâh alip basini gitmis, kâh kalivermis. govdesinin bazi dallarini unutmus, kurumus.. bazi dallari arsizca sarmis etrafini. ustunde pitrak gibi acan beyaz katmer guller... burasi kapali bir yer: gullerin ustune bu yagmur nereden yagiyor?
...
unutmakla unutmamak arasina gerili o sirat koprusunden geciyordum. karsimda iki esek: "sen yana ben yana". duruyor. "ikimizin resmini cikartmislar yan yana". hey, doktor! ruhumdaki kadim yirtik hâlâ yerinde mi? karanlik ve icerlek bir cumbus o, doktor! dik onu doktor. hey,"

17 Mayıs 2011 Salı

bol kopuklu kayiplar

ilk defa kahve yapmayi ogretiyordu biri bana. bes alti yaslarindaydim. ufaciktim, boyum yetmiyordu.tezgahin ustune oturttun beni. basladin anlatmaya, bir yandan kahveyi yaparken. saskindim aslinda. anlam verememistim bir erkek turk kahvesi yapmayi ogretiyordu bana. "once kahveyi ve sekeri koyacaksin sonra suyu. her fincan icin bir tatli kasigi kahve.kisik ateste yavas yavas karistirarak pisireceksin.kopugunu almayi da unutmayacaksin. isin sirri kopukte." unutamadigim zamanlardandir o gun. cok severdim ben seni. sen de beni seviyordun. o kadar cok seviyordun ki "dunya bir yana bu minik bir yana" diyordun. cok zaman gecti sonra, yillar gecti. gittin. olumlerin en kotusu senin olmustu. acilarin en buyugu de bizim. hayatimdaki ilk kayiptin. son olmadin ama devami da geldi. dedem, derya. alisamadim kaybetmeye.

12 Mayıs 2011 Perşembe

5 Mayıs 2011 Perşembe

cok kotu planlarim vardi oysa. isten cikip,alisveris merkezine gidip cilginlar gibi alisveris yapacaktim. on dakikada iki adet magazayi goz ucuyla gezdikten sonra bunaldim, daraldim, kendimden baydim resmen. yemisim alisverisini, ne anlar bu insanlar saatlerce magaza dolasmaktan diyerekten solugu kitaplarin arasinda aldim. on dakika magaza dolasmaya dayanamayan icimdeki kadina, 1 saat kitap karistirmak yetmedi. dort adet yesyeni kitabimla dondum sicacik yuvama.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

icme anilar gibi aci icme sakin o saraptan

sabahtan beri yagan yagmur ve dinledigim sarki bende sarap icme istegi uyandirdi nedense. oysaki ben sarabi cok tercih etmem, bi de cok cabuk sarhos olurum sarap icince. canim fena halde sarhos da olmak istiyo ya belki de o yuzden bunyenin bu sarap sarap diye bagirmasi. usenmesem gidip alicam ama tembellik basa bela herzaman oldugu gibi. kismet yarina diyoruz ozaman, simdilik archers ile idare ediyoruz.  




edit:sarki

acelya

oyle direkt gunes isiginda birakmayacaksin onu. ne cok sicak havada kalacak ne de cok soguk. her zaman ayni ilgiyi, ayni sefkati gostereceksin ona; belli araliklarla verdigin su miktari hep ayni olacak, heryerine esit dokeceksin suyu. sevgini eksik etmeyeceksin ki guzelim toz pembe ciceklerini acacak sana.

cocuklugumdaki gibi.. annemin rengarenk menekseleri vardi ben kucukken. yapraklarinin, minicik cicelerinin tozunu alir, ozenle sulardim onlari. bugun kendime cicek aldim ben de. menekse degil ama. toz pembe cicekleri olan acelya. bazisi acmamis henuz,tomurcuk. bana acacak.

28 Nisan 2011 Perşembe

27 Nisan 2011 Çarşamba

cocuk h'akli

"cocuk soru sorandir.
her kavganin ardindan barismasini bilendir cocuk.
cocuk hesapsizca davranan, korkusuzca konusandir.
isyan edendir.
"kral ciplak" diyendir.
bilinmeyeni merak edendir.
kosan, oynayan, bagiran, futursuzca gulen, yurekten aglayandir.
sarki soyleyip dans eden, sehirler yikandir cocuk.
en sessiz damlara bir kus civiltisi,
en karanlik odalara kirlarin isiltisini getirendir.
umuttur cocuk.
"cocuk akli" diye gulup gecmeyin, bir daha bakin her gun baktiginiz,
baka baka ezberlediginiz tabloya.
bir de bakmissiniz ki, bozulmus ezber,
"cocuk hakli"ymis meger.

--alinti

25 Nisan 2011 Pazartesi

yol

yol zamanin bi fonksiyonu degildir.
hiz yolun zamana bolunmus halidir.
ivme ve surtunme katsayisi bizi ilgilendirmez.
yolda olmak bir hiza sahip olmayi gerektirir.
aksi durum yolda durmaktir.
durmak sikicidir.
yolda durmak yolda olma anlamina gelmez.
yolda durmak yolda durmak anlamina gelir.
yolun bittigi yerde durulmaz.
ya once durulur ya durulmaz.
bazen yolun kenarindan renksiz, duru sular akar.
o sularda balik da vardir.
yolun yardigi tepelerin biri yesil toprak, digeri bej olabilir.
su aktigi yerin rengine burunmez.
ama sana oyle gelebilir.
ayrica, yol bitmez.
o labirentin duvaridir.
yol asla bitmez.

24 Nisan 2011 Pazar

2. perde

sabah uyandigimda kimin olduguna, ne olduguna bakmadan rasgele bi album actim. bulent ortacgil - 2. perde.
en az on defa dinlemisimdir tum albumu. uyudugum zamanlarda  istemsiz olarak uyanip, sozlere kulak kabarttim sonra da gulumseyip uyudum. 2. perdeyi yasadigimiz su gunlerde cok anlamli seyler buldum sarkilarda.
bozburun-
Gunesi yolladik butun renklerle 
Oyuncagiyiz artik aliskanliklarin
En kucuk bir ses bile sanki gok gurultusu
Icim kipir kipir deniz kipirtisiz
Kokularin sarkisi baslar
Ne cocuk sesi ne kent ugultusu gelir
Misli geçmiste sorunlar saklanir
Aya dokunmanin tam zamanidir
Icim kipir kipir deniz kipirtisiz
Gece giderek yayilmaktadir
Yildızlar herkese goz kirpmaktadir
Guzellikler paylasilmak ister 
Sevdigim uzakta belki uyumaktadir


bu is  cok zor yonca-
Bu is zor yonca cunku insanlar gunler boyunca hic soru sormadan durur.
bu is zor, cok zor yonca cunku sevmeyi bilmeyince, bahar gelir, farkedilmez olur insanlar gormeyince.

ciglik cigliga-
Siste bagiran vapur dudukleri gibi geliyormuyuz gidecekmiyiz yoksa ciglik cigliga..
Zamani gelince nasil terkeder kuslar, kaciyormuyuz kalacakmiyiz yoksa ciglik cigliga..
Cocuklar bile bana cicek diye baktilar, yasiyormuyuz unutacakmiyiz yoksa ciglik cigliga..

kucuk seyler-
Hep kucuk seyler bizi usandiran
Kucuk seyler bizi utandiran
Hep kucuk seyler kucuk seyler bizi yaristiran
Kucuk seyler bizi uzlastiran
Kucuk seyler hepsi de kucucuk seyler
Bizi yönlendiren, sevindiren, dusunduren
Hep kisa anlar, mutluluklar
Hayal görur uzun zamanlar
Hep kisa anlar karar verdigimiz
Sonra gunler boyu neden diye dusundugumuz
Kisa anlar hepside kisacik anlar
Bizi yönlendiren, sevindiren, dusunduren
Hep buyuk dusler, buyuk dusler pesinde kostugumuz
Sonra nerdeyiz diye icinde kayboldugumuz
Hep buyuk dusler elimle tutamadigim
Hic görmedigim, yasamadigim
Buyuk dusler hepsi de kucucuk seyler
Bizi yönlendiren, sevindiren, dusunduren
Hep kucuk seyler bizi savastiran
Kucuk seyler bizi baristiran
Hep kucuk seyler seni sevdigim
Kucuk seyler seni uzdugum
Kucuk seyler hepsi minicik seyler


saclarin-
eger ben bu kadar akilli deli olmasaydim belki de anlamazdin beni.

sevgi-
yanima gelirsen eger  icimde eritirim seni kardan sonra gunes gunden sonra gece de oyle.ben eritirken sen erirken sevecegiz birbirimizi. 

yuzume bakarsan eger dokunurum sana hava ile kuslar denizle kiyi da oyle. ben dokunurken sen dokunurken duyacagiz birbirimizi. 

sarkimi soylersen eger kaybolurum sende denizde damla sehirde insan da oyle. ben kaybolurken sen ararken bulacagiz birbirimizi.

nese doluyor insan

kusmuklar, hastalik vs derken 2, 3 gun hic evden cikmadim. en sevdigim seyi yaptim uyudum. bi ara da sevgili arkadasima 23 nisan hediyesi yaptim :) buyrun

19 Nisan 2011 Salı

umudum yok artik bahardan. ilkbahardan. 
yalan yere acan lalelerden.
tezgaha dusen tatli cilekten.
umudum yok yuzunu gostermeyen gunesten.
keyif vermiyor artik kahve esliginde camdan yagmuru izlemek.
usuyorum hala geceleri.
tat vermiyor gri istanbul eskisi gibi.
sabahlari hasta uyanmak istemiyorum artik.
en sevdigim mevsim olan ilkbaharin tadini cikarabilmek istiyorum.
modada gunes altinda saatlerce yurumek istiyorum mesela.
sahilde oturup marmarayi seyredalmak istiyorum.


cok mu sey istiyorum?

13 Nisan 2011 Çarşamba

cilek de dustu tezgaha, ama bahar gelmedi hala. gelsin bahar, gitsin hastalik.

11 Nisan 2011 Pazartesi

hayat naneli sekerlerle dolu

ama cok aci olanlardan ya hani mavi oluyo ya
yakar agzini, cikarmak istersin ama cikaramazsin
mecbur cekeceksin o aciyi
tukurup atsan bile sekeri, agzinda uzun suren bi acilik birakıir ustune ne yersen ye ne icersen ic gecmez tadi.
oyle bisey iste.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Cemal Sureya'nin yolu da ankaradan gecmisti vaktinde. benim icin ankara sen demekti. benim yolum da senden geciyor.

5 Nisan 2011 Salı

dusunememek, karar verememek, ne yapacagini bilememek. kacmak istemek. hem istemek hem istememek.
korkmak, cok korkmak..

4 Nisan 2011 Pazartesi

hisbisey yapmak istemedigim su gunlerde tek eglencem 7 numara..
recep ve haydar ingilizce vizesine calisiyorlar..
recep: yorgunluktan bittim emmoglu calisamiycam, ben bi cay bisireyim de gendimize gelelim.
haydar: yes piluz,vat a gut aydeya.
...
recep, cansu ve aytenle merdivenlerde karsilasir;
recep: iyi agsamlar.
cansu: recep, if you don't mind could haydar make us study for a while?
recep:buyur?
cansu: please recep we need some help,immediately!
recep: hehahehe. yes no fan fin fon.
cansu: ufff. i'm serious recep,don't you hear me?
recep: dont kismini anladim bak.cog sikilmissin besbelli.onu mu diyon?
ayten dayanamaz  daha fazla.
ayten: i tell you cansu, his head is only a big bubble.
cansu: yeah.
recep: sey, ney. anlamiyomki! sizi anlamiyom bacilar.
ayten: idiot!
recep:zannimca benim hakkimda kotu bisey dedin. ne dedigini bilmiyom ama o sensin ayten baci.

zeliha yengenin de ingilizce konusmasiyla recebin siginacak  limani vahit emmidir.
recep: zeliha yenge, evde herkes benimle inadina inglizce konusuyo.ne kadar calissamda anlamadigimi biliyolar ya.
zeliha yenge:oy oy. may lidıl pur boooy.hu did apset yu? tel mi hee.
recep: aboooo sen de mi yenge?
zeliha yenge: yes pilito.
recep: vahit emmi vahit emmi!
vahit emmi: hoooovv. vat is det men. bi kuayt.go hom. yallaah!

ehehehheheh
evin en kucugu oldugum icin ne anne babam tarafindan ne de kardeslerim tarafindan buyudugum kabul edilmiyor. hala ortaokul cocugu ya da liseli ergenmisim gibi davraniyorlar. yalniz yasamaya basladigim son zamanlarda bunu daha cok hissettirmeye basladilar. ne yapsam, ne desem hala kucugum, tek basima ayakta kalamiyorum onlara gore.
her gun yinelenen konusmalar..

anne: kizim yalniz kalma evde, abine git, ya da arkadaslarin gelsin korkarsin evde tek basina..
ben: anne ben yalniz korkmuyorum ne gerek var simdi..
...
a: kizim sana kargoyla sunlari sunlari yolladim. bozulmadan ye onlari.
b: anne ben bu yasima kadar yemedim onlari, simdi mi yicem?.
...
a: meyveni ihmal etme, her aksam ye, sut icmeyi de unutma.
b: cocuk muyum ben sunu ye bunu ic! yememe icmeme dikkat ediyorum merak etme.
a: bilirim bilirim. ac dolasiyosundur sen. sabahlari da pekmez icmeden cikma.
b: iyyggg.
...
a: kizim kapini kilitlemeden oturma evde hele sakin uyuma. gec saatte gitme eve nolur nolmaz.
b:(ic ses: sozun bittigi an)

ve bunun gibi daha nicesi.

babamin, abi ve ablamin sikca arayip kontrol etmesi...


buyudum ben kabul edin artik.

3 Nisan 2011 Pazar

uzun zamandir aglayamayan gozlerin, durduk yere gozyasi dokmesi..
anne babanin bile telefonlarina bakmak istememek..
dunyada en cok gormek istenen yer olan atinaya tatil planlari yaparken heyecan duymamak, duyamamak..
surekli tedirginlik hali..
uyuyamamak, huzurlu uykuyu ozlemek..
iki sayfa bile okuyamamak..
hayal kuramamak..
nefes alamamak cogu zaman..
yemek yiyememek..
sadece icmek istemek..
kendinden dahi kacmak istemek..
herseyi herkesi bosverip eve kapanip tum baglari koparmak istemek..

29 Mart 2011 Salı

bir zamanlar ruya gorurdum, onlarca.. simdi o ruyalar yerini dusuncelere birakti. bir zamanlar deliksiz uyurdum. su icmeye, tuvalete bile kalkamazdim. simdi ise uyuyamayip kitap, dergi okuyorum, film izliyorum. isten geldikten sonra bile uyuyamiyorum. fazla, degil mi?

23 Mart 2011 Çarşamba

Evden ciktiktan sonra bir sey unuttugunu fark ederek duraklayan, fakat unuttugunun ne oldugunu bir türlü bulamayarak hafizasini ve ceplerini arastiran, nihayet, umidini kesince, akli geride, ileri gitmek istemeyen adimlarla yoluna devam eden bir insan gibi uzuntuluydum..


kurk mantolu madonna
sabahattin ali
'Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır.Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık.Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan.Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır.'

21 Mart 2011 Pazartesi

take it, take all it, take all that i have
tekrar tekrar izin veriyorum, yaralamaniza, baskalarinin; eskilerin, gelecektekilerin her ne boksa, kimse, intikamini omuzlarima yuklemenize..

27 Şubat 2011 Pazar

her olum erken olumdur ama olen genc olunca daha cok acitiyor..

erken olumlerin ardindan hep ayni yere donerken, islak sokaklar boyu dusundum..

17 Şubat 2011 Perşembe

bizi uzen neyse bitti

Yarim kaldi.Sende kalsin.
Kalsin yarim.
Tadin kaldi.Bende kalsin,bende tadin.
Bir daha dokunursan..
Bir kez daha bana dokunursan...
Karisiriz.Karisir dunle yarin.
Bizi uzen neyse burada bitsin

9 Şubat 2011 Çarşamba

bu bir ozlem yazisidir

bir kac yil oncesine kadar besiktas sahilde kohne, salas mi salas, cayi bayat, zehir gibi bir cayci vardi. ufak tahtadan masalar, eskimis tabureler.. bogazin dalgali oldugu gunlerde kenarda ya da kenarin yakinlarinda oturuyorsaniz bogazin serin sulariyla bastan asagiya islanmaniz muhtemeldi. defalarca dalgalardan kacmak icin  arkalardaki insanlarin ustune atlamisligim vardir. gokyuzunu martilar, suyu denizanalari mesken tutardi, insanlara da tabureler kalirdi. okuldan cikar, barbaros yokusunu iner solugu caycida alirdik arkadaslarla. saatlerce oturur, muhabbet eder, cene calardik. cogu zaman da yalniz giderdim oraya. bi gun devre teorisi finaline siktiri cekip kosa kosa cayciya gitmistim. zamanin nasil gectigini anlamadan  5 saat boyunca oturmusum. orada sevinir, orada dertlenir, orada konusurdum kendimle. mutlu olurdum cogu zaman orda. tek basimayken mutlu oldugum cok keyif aldigim 2 yer vardi su koca istanbulda. biri cayci, digeri de yesilcam sinemasi. kaldirdilar cayciyi o guzelim sahilden. yerine cok luks, cok modern bir otel yapiyorlarmis. haksizlik  ama degil mi?

7 Şubat 2011 Pazartesi

eskiden az yememden yakinirdiniz, "yemek ye biraz oleceksin boyle giderse." derdiniz. simdi ise "az ye pinar, camis gibi oldun." diyosunuz. az biraz tutarli olun sevgili sevdiklerim, lutfen..

27 Ocak 2011 Perşembe

26 Ocak 2011 Çarşamba

Vahset Tanrisi

Insan aski ve evliligi hayalleriyle ve yetenegiyle yaratir, karakteriyle mahveder.

20 Ocak 2011 Perşembe

Prensesin uykusu

En sevdigim:
bir masalin yokmusuyum ben hic ben olmus muyum
hala eski duygusuyum prensesin uykusuyum.

Uzun zamandir bu film hakkinda yazmak istiyordum. bu geceyeymis demekki. Prensesin uykusu sarkisinin sahibi Redd en cok sevdigim iki gruptan biridir. Hayat fonumda Redd ve Ezginin Gunlugu calar surekli. Bikmadan usanmadan surekli olarak dinlerim. Cok net hatirliyorum bir ara uc hafta boyunca sadece bu sarkiyi dinlemistim. Her dinleyisimde ilk kez dinliyor gibi hissediyorum. Neyse gelelim filme, Cagan Irmagin Prensesin Uykusu sarkisindan esinlenip bir film cekecegini ogrendigim zaman Redd hayrani olarak heyecanla beklemeye basladim. Film gosterime girdiginde yuklendim kocaman beklentimi ve  solugu sinemada aldim.  Filmin ilk dakikalari benim icin gercekten sürpriz oldu. Aziz yaprakli takvimden dünün yapragini koparir ve bugunun tarihi 14 Mart 2010'u gosterir. 14 mart benim dogumgunum :) o an yuzume sapsal bir gulumseme yerlesti ve eminim ki zaman zaman huzunlensem  hatta aglasam da yuzumun bir kosesinde kaldi. Azicik spoiler verelim.
*Filmde begendigim ogelerden biri cizgi flashbacklerdi. Aziz'in cocukluguna ve gencligine dair anilari normal cekilseydi eminim bu kadar etkileyici olmazdi.
*Animasyonlar superdi. Ozellikle de kutuphane sahnesi. O soluk kesen kutuphane de yillarimi gecirmek istedim o an.
*Rejisor sahnesi ve Genco Erkal'in performansina diyecek soz bulamiyorum zaten. Cagan Irmak kendisine yoneltilen elestirilere bu sekilde cevap vermis. Saygi duymak lazim.
*Muziklere soylenecek laf yok zaten.
*Neset gonlumu fethetti.
*Yapilan elestirilerden biri ise suydu; yasitlari, keremcem, hande yener, serdar ortac dinleyen ilkokul cagindaki bir cocugun fanatik bir redd hayrani olmasi ama ben de o yaslarda ezginin gunlugu, bulent ortacgil vs dinliyordum o yuzden bana cok absurd gelmiyor.

Burdan Dogan'a sesleniyorum: Benim Gizem'den neyim eksik? benim de elimi tutup bana sarki soyle. benim dilegim de bu olsun :)

16 Ocak 2011 Pazar

ogrenim kredisi cigkofteye benzer. yerken guzeldir ama acisi sonra cikar. katki kredisi borcum hesaplanmamis daha! sarki bana gelsin: sonradan kor, sonradan koor.
efenim, her kadin gibi ben de pms zamanlarimda sapitirim. gereksiz gerginlikler, agresiflikler, asiri tepkiler felan filan. ama bu pms zikkiminin bendeki en buyuk etkisi pisbogazliktir, mutemadiyen yiyorum. kisa bir sure icinde orta boy bir nutellayi afiyetle bitirdim ama az gelmis ki caanim incir receli de gazabima ugradi. normal sartlar altinda da bir kavanoz nutellayı hupletebilme yetenegine sahipken pmslerde yetmiyor tabii. sole nutella dolu bir kuvete hic hayir demem. vala bak.

12 Ocak 2011 Çarşamba

tembel gunlugu

su hayatta yapmaya usendigim o kadar cok sey var ki. misal:
*gece cisim geldiginde ya da susadigimda tuvalete kalkmaya, mutfaga kadar gitmeye useniyorum. hatta ve hatta gece uzanıp, bas ucuma koydugum bardaktan su icmeye dahi useniyorum. o kadar tembelim yani.
*10 saniyemi alacak is olan lenslerimi cikarmaya useniyorum. gozlerim kizarip, kan canagina donene, acidan agzima sicilana kadar cikarmiyorum lenslerimi. bazen lenslerimle uyuyorum . ee mecbur gece kalkip cikariyorum. ayrica bu lens markalarinin  yok 5 gun hic cikarmadan lensleri takabilirsiniz yok uyuyabilirisiniz gibi cumlelerine kanmayin yanarsiniz.
*makyaj yaptigim zamanlarda makyajimi temizlemeye useniyorum. sabahina maymun gibi allik, ruj, goz kalemi vs kalintilariyla uyaniyorum. sorarsiniz "sen yuzunu de mi yikamiyosun?" diye, evet cogu zaman ona da useniyorum.
*normalde cayi buyuk fincanda ya da kupa da icmeyi sevmem; ama sirf 10 dakikada bir sevgili totomu koydugum yerden kaldirmaya usendigim icin kupada cay iciyorum.
*evin icinde 2 adim yurumemek adina calisma sandalyemin uzerinde yol aliyorum cogu zaman. tekerlek gercekten cok buyuk icat burdan bunu anliyoruz.
*su hayatta en buyuk 2 korkumdan biri asansorde kalmak, halatinin kopmasi asansorle beraber yere cakilmam, kisacasi asansor kazalaridir. bu kadar korkmama rağmen merdiven inip cikmaya usendigimden asansor kullaniyorum. bu sayede korkularimla yuzlesiyorum ehehehe.
*bazen disari cikmaya useniyorum. arkadaslarla gorusmeyi, sokaklarda bos bos dolasmayi, fotograf cekmeyi gorulmesi gereken filmleri izlemeyi belirsiz bir tarihe erteliyorum. bu aralar en cok da yesilcam sinemasina gitmeye useniyorum. halbuki ne kadar cok severim orayi, ne guzel zamanlar gecirdim orda.
*telefonuma cevap vermeye useniyorum.
*sms yazmaya useniyorum, genelde tek kelimelik cumleler kuruyorum. (herkesler sikayetci :/ )
*sabahlari ise gitmeye useniyorum. aglaya aglaya, kufrede ede tutuyorum sirketin yolunu.
*magaza magaza dolasip saatlerce alisveris yapmaya, kic kadar kabinlerde kiyafet denemeye, denedigim kiyafete yarim saat aynanin karsisinda mal mal bakmaya useniyorum. cogu kiyafetimi de denemeden aliyorum zaten. pantolonlari, etekleri vs deniyorum. gomlekmis, kazakmis, buluzmus,tshirtmus denemeye useniyorum vala. alisverisim ortalama yarim saat suruyo. ne kadar saane di mi?
*pijamalarimi cikarmaya useniyorum.hep ustumde olsunlar istiyorum.
*gece uyumaya, sabah uyanmaya useniyorum.
--
su an daha fazla yazmaya usendim vala. devami gelecek :)
oysaki disarida hava cok guzel. Ocak olmasina ragmen, kar yagmasi gereken yerde gunesli sicacik bir gun. ama ama ama ben sirkette tikilmis vaziyetteyim. aircommus,optimaymis, nokia siemens networkmus, utranmis banane lan . Simdi bogaza karsi oturmus cay icip martilara yarenlik etmek vardi. Ah minel hayat! bohuhuhuhu

9 Ocak 2011 Pazar

kahvalti

"Yemek yemek ustune ne dusunursunuz bilmem ama kahvaltinin mutlulukla bir ilgisi olmali." demis Cemal Süreya.
Az once yaptigim kahvalti, iki gundur devam eden yorgunlugumu ve uykusuzlugumu alip goturdu. Sebepsiz bir mutluluk sardi beni bir anda.
Ayrica bugun Cemal Sureya'nin olumunun 21. yildonumu. Iyiki hayatim dizeleriyle kesismis diyorum.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Yoksun hala..

3 yil once bugun, bu saatlerdi. Evde oturmus finallere calismak yerine "karsi pencere'yi" izliyordum. Zaman zaman cok onemli seyleri bile silen hafizam  o gune dair hicbirseyi silemiyor. Ne aci degil mi? İki defa telefon caldi ama bakmadim. Bilirsin canim istemezse hicbir sey yapmam. Ucuncude acayim artik dedim. Telefonun diger ucundaki ses agliyordu, dogru duzgun konusamiyordu bile. Once eger ayaktaysam oturmami, elimde birseyler varsa birakmami soyledi. Kendi acisini unutmus beni dusunuyordu. Korkmustu benim icin, o aralar kalbim tekliyordu yine. İyi oldugumu soyleyip neler oldugunu sordum. Gittigin sehirden donemeyecektin. Kaza gecirmistin. Oracikta, dustugun yerde birakip gitmistin bizi. Senden beklenenin aksine savasmamistin, hic mucadele etmemistin, cekmistin hemen teslim bayragini. Hayatimdaki en zor, kendimi en caresiz hissettigim andi. Sonraki zamanlar daha zordu aslinda. Bir yandan seni ugurlarken bir yandan sensizlige alismaya calisiyorduk.
Eskisehirdi..
Soguktu..
Sogugu karsisina alan gunes, yuzunu sana donmus ugurluyordu seni.
Yer yaptilar sana topragin altinda. Ufacik, daracik.. Sonra, seni oraya koymaya yeltendiler. "yapmayin usur orada, yapamaz" dedim ama kimse dinlemedi. Elimden gelen tek sey gozyaslarimi akitmakti. Daha da fazlasi yuregime akiyordu.
Biraktik seni orada. Donduk sensiz istanbula. Hala alisamadim , hala ozluyorum. En cok da kapi onundeki konusmalarimizi ozluyorum. Bazen baskasina senin adinla sesleniyorum, en cok  o zaman canim yaniyor. cok  acitiyor.. Hatiranla avunuyorum o anlarda. Sonra, sonrasi yok aslinda.. Soyleyecek tek sey kaliyor geriye.
Uzerine yildizlar yagsin. En morundan.